Bugün burada, insanlığın vicdanını derinden yaralayan bir konudan söz etmek için toplandık: Filistin’de yaşanan insan hakları ihlalleri.
Filistin topraklarında yıllardır acı, yıkım ve adaletsizlik hüküm sürüyor. Savaşın ve işgalin gölgesinde büyüyen çocuklar, bombaların sesine ninnilerle değil, korkuyla uyanıyor. Evler yıkılıyor, hastaneler vuruluyor, insanlar yerlerinden ediliyor.
Ama en acısı, bütün bunlar dünyanın gözü önünde yaşanıyor.
Uluslararası hukuk, insan hakları bildirgeleri, savaş suçlarına dair anlaşmalar... Hepsi kâğıt üzerinde var.
Ama Filistin’de, bu kurallar defalarca çiğnendi. Siviller hedef alındı, sağlık çalışanları öldürüldü, gıda ve suya erişim engellendi.
Bir halk, sadece yaşama hakkı için direniyor.
Filistinli çocuklar, diğer çocuklar gibi sadece oyun oynamak, okula gitmek, geleceğini kurmak istiyor.
Ama onların oyun alanları moloz yığınları, okulları ise çoğu zaman sığınaklardan ibaret.
Bu, sadece bir siyasi mesele değil; bu, insanlık meselesidir.
Bizler, sessiz kalırsak bu zulmün bir parçası oluruz.
Unutmamalıyız ki adalet susarsa, insanlık kaybeder.
Dünyanın neresinde olursa olsun, mazlumun sesi olmak, haksızlığa karşı durmak hepimizin görevidir.
Çünkü insan hakları bir ayrıcalık değil, her insanın doğuştan sahip olduğu bir haktır.
Filistin için adalet istemek, sadece bir halk için değil, tüm insanlık için onur mücadelesi vermektir.